’’Erkekler ağlamaz sil gözyaşını’’ demiş Nilüfer oysa gözyaşları geldiğinde
cinsiyet, yaş, ortam dinlemeksizin süzülüyor gözlerden… Meğer ağlamakta insana
iyi gelirmiş en azından gözün içerisindeki mikroplardan arınmasını sağlar göz
kuruluğunu önler ve gözü bakterilerden korurmuş. Göz yaşarlı süzülürken
yanaklarımızdan kaçımız bu faydaları düşünürüz ki. O an hepimiz vücudumuza veya
ruhumuza yüklenen acılara daha fazla dayanamayarak tepkimeye gireriz. Bazen acı bir haber,
bazen düşük bir not, bazen bir yakınımızın kaybı bazen de istemsizce ağlarız.
Ama
ne yazık ki erkekler bu duygu dışa vurumun da kızlar kadar rahat değil. Toplum olarak
hala erkeklerin ağlamasını garipsiyoruz, ağlamayı ihtiyaç, zorunluluk gibi
değil de acizlik olarak görüyoruz. Oysa acılara sadece insan olanların vicdan
ve merhameti sayesinde tepki verebileceğini unutuyoruz. Erkekleri buzdan
kayalar içerisine örüp duygularına dışa vurmalarını engelleyerek insanlıklarını
ellerinden alıyoruz. Aslında insan
güçsüz olduğu için değil uzun zamandır güçlü olduğu için ağlar. Karşımıza çıkan
her felakette dik durmaya çalışmak hem zihnimiz hem ruhumuzu hem de bedenimizi yoruyor.
Ve bunca yorgunluğun bunca birikmişliğin ardından hiç beklemediğimiz anımızda
gözyaşları dayanıyor kapımıza. Akıp giden sadece gözlerde biriken yaşlar değil
bedenimizde biriken acılar, günahlar, hırslar, kayıplar oluyor. Ve ağlarken sadece stres hormonlarımız düzene
girmiyor insan olduğumuzu tekrar hatırlıyoruz, kalbimiz tekrar varlığını
hissettiriyor, vicdanımız tekrar diriliyor.
Bazen tutarız gözyaşlarımız akıp gitmesine
izin vermeyiz sanki boğaza düğümlenir o yaşlar da konuşamayız, yutkunamayız. İnanın
o daha çok çaba gerektiriyor akıp gelen yaşlara engel olmayalım insani bir
ihtiyaç olan ağlamayı acizlikten saymayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder